Milletleri, toplumları oluşturan yapının ilk tuğlası, ailedir. Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük örgütlenmedir. Ancak çoğu kez aile dendiğinde, büyükanne, büyükbaba, amca, hala, teyze, dayı gibi kişilerden oluşan daha geniş bir halkayı anlamak gerekir.
Aile, bir kadın ve bir erkeğin bir araya gelerek, birlikte yaşama arzularının kesişmesi ile oluşur. Tüm ülkeler, bir kadın ve bir erkeğin bir arada yaşama arzuları ile başlayan aile kurumunu, hukuk zemininde düzenlemiş, kurallar getirmiştir.
Aile kurumunun oluşturulması için evlilik işleminin yapılması gereklidir. Toplumun, hukukun tanıdığı, gözettiği, koruduğu aile kurumunun temeli, evliliğe dayanmaktadır.
Genel olarak herkes evlenme ehliyetine sahiptir. Ancak evlenme ehliyetine sahip olmak için bazı koşulların yerine gelmiş olması gerekir. Ayrıca kimi bireyler için evlilik işlemini gerçekleştirmek mümkün değildir.
Kimler Evlenebilir?
17 yaşını doldurmuş bulunan her kadın veya erkek evlenme ehliyetine sahiptir. Ancak 17 yaşını doldurmuş olmakla birlikte, 18 yaşını doldurmamış yani henüz reşit olmamış kişilerin evlenmesi kanuni temsilcisinin izni ile mümkündür. Öte yandan kanuni olarak kısıtlılık altında bulunan kimseler de ancak kanuni temsilcilerinin izni ile evlenebilirler. Yine bazı olağanüstü hâllerde veya çok önemli bir neden söz konusu olduğunda, hâkim kararı ile 16 yaşını doldurmuş kadın ve erkek de evlilik işlemini gerçekleştirebilir.
Kanuni temsilcisinin evlilik izni vermediği kişiler mahkemeye başvurarak hâkimin iznini talep edebilirler. Hâkim, kanuni temsilcileri de dinlemek suretiyle bu konuda karar verir.
Kimler Evlenemez?
• 17 yaşını doldurmamış ve evlenmesi için hâkimin iznini gerektirebilecek önemli bir nedeni olmayanlar evlenemez.
• 17 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamış olup kanuni temsilcisinin evlenmesine izin vermediği kişiler evlenemez.
• Kısıtlılık altında olup kanuni temsilcisinin izin vermediği kişiler evlenemez.
• Annenin veya babanın kendi çocuğu veya torunları ile evlenmesi yasaktır.
• Amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenlerin birbirleri ile evlenmesi kanuni olarak mümkün değildir.
• Kadın veya erkeğin evliliklerinin sona ermesinden sonra eski eşinin anne veya babası, büyükanne veya büyükbabası ile evlenilemez.
• Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin anne, baba, büyükanne, büyükbaba ve eşi arasında evlenme yasağı söz konusudur.
• Hâlen evli olanların bir başkası ile evlilik yapması mümkün değildir.
• Evliliği sona eren bir kadının, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmeden bir başkası ile evlenmesi yasaktır. Ancak önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması hâlinde hâkim kararı ile bekleme süresinin kaldırılması mümkündür.
• Akıl hastası olanlar ile evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunduğu resmî sağlık kurulu raporu ile anlaşılan kimseler evlenemezler.
Çocuklar evlenemez!
Evlenmesi Kanuni Olarak Mümkün Olmadığı Hâlde Evlenenlerin Durumu
Yukarıda sayılan evlenme yasağı hâllerinden biri veya aşağıdaki şartlardan biri dâhilinde gerçekleşen evlilikler batıldır:
• Kişi evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak evlenmeye razı olmuşsa,
• Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlilik gerçekleşmişse,
• Eşlerden birinin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık gizlenmişse,
• Kişinin veya yakınlarından birinin korkutulması, tehdit edilmesi suretiyle evlilik gerçekleşmişse.
Batıl olan evliliğin sona ermesi için Cumhuriyet Savcıları veya ilgisi olan herkes tarafından dava açılabilir.
Evlilik Töreni
Evlilik işlemi; belediye olan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtarlığa başvurulması ile başlar. Başvurunun kabulü hâlinde, yetkili evlendirme memuru ve iki tanığın huzurunda yapılacak tören ile gerçekleşir.
Dinî Nikâh
Yeryüzünde mevcut dinlerin neredeyse tamamında evliliğin kuruluşuna ilişkin düzenlemeler vardır. Bu nedenle evlilik yapacak kadın ve erkeğin mensup oldukları dinin kuralları dairesinde evlilik işlemini gerçekleştirmek istemeleri çok doğaldır. Ancak tarafların mensup oldukları dinin kuralları gözetilerek yapılan evlilik işleminin ülkede geçerli olan hukuk düzeni tarafından da tanınması gereklidir. Örneğin, hukuki olarak evlenme yasağı bulunan bir kişi mensup olduğu dinin kurallarına göre bir evlilik yaparsa bu evliliğin hukuken tanınması mümkün değildir. İşte bütün bu durumları ve toplumun dinî kurallara göre evlilik işlemini gerçekleştirmeye olan eğilimini gözeten hukuk düzeni, dinî töreni yasaklamaz. Ancak hukuk düzeninin öngördüğü şekilde evlilik işleminin yapılmasından sonra dinî törenin yapılabileceğini hüküm altına alır. Yani evliliğin hukuken tanınması ve hukuk düzeni tarafından öngörülen sonuçları doğurabilmesi, dinî tören yapılsın ya da yapılmasın, ancak resmî törenin gerçekleşmesi ile mümkündür. Resmî tören yapılmadan sadece dinî tören ile gerçekleştirilen evlilik akitleri başta miras olmak üzere birçok konuda tarafları mağdur etmektedir. Sadece dinî tören ile evlenen kadının, eşi öldüğü takdirde kendisinden miras alması ya da eşinden ayrılması durumunda maddi veya manevi tazminat ve nafaka talep edebilmesi mümkün değildir.
Mensup olduğunuz dinin kurallarına göre evlilik törenini yapma hakkınız vardır. Ancak evliliğinizin hukuk düzeninde tanınması ve sonuç doğurması için evliliğinizi mutlaka kanunların öngördüğü kurallara göre gerçekleştirmelisiniz.
Din görevlileri resmi nikah cüzdanı görmeden imam nikahı kıyarsa 6 ay hapis ile cezalandırılır. Dolayısıylaz imam nikahına ve sonrasında düğüne iştirak eden herkes bu suça ortak olmuş olur.
Evliliğin Genel Hükümleri
Kanunların öngördüğü koşullara uygun olarak gerçekleştirilen evlilik işlemi ile birlikte eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu el birliği ile sağlamak, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
Soyadı
Evliliğin gerçekleşmesi ile birlikte nüfus kayıtları farklı yerlerde bulunan tarafların kayıtları erkeğin kütüğünde birleştirilir. Bu birleştirme işlemi ile birlikte evlenen kadın, kocasının soyadını alır. Ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapılacak bir başvuru ile kocanın soyadıyla birlikte önceki soyadının da kullanılması mümkündür.
Evlilik birliği içinde doğan çocuk ailenin, yani babanın soyadını taşır. Anne babanın evli olmaması hâlinde doğan çocuk ise annenin soyadını taşır.
Eşlerin Hak ve Yükümlülükleri
Birliğin temsili: Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil hakkına sahiptir.
Meslek veya sanatın seçimi: Eşlerden her biri, eşinin rıza veya iznini almaksızın meslek veya iş seçebilir. Yasanın bu düzenlemesi, her türlü keyfî tutumun serbest olması anlamına gelmemektedir. Eşler evlilik birliğinin mutlu ve huzurlu olmasını el birliği ile sağlamak zorunda olduklarına göre, eşlerin iş ve meslek seçiminde birbirlerine danışmaları ve ortak karar birliğinin sağlanması gereklidir.
Evlilik birliğinin korunması: Saygı, sevgi, karşılıklı güven ve birbirini koruma ve gözetme duygusunun var olduğu evlilik birliği içinde eşlerin ve çocukların mutluluğu gerçekleşir. Evlilik birliğinin korunması esas olarak eşlerin görevidir.
Ancak devlet de sağlıklı bir toplumun oluşmasını sağlamak ve sağlıklı topluma giden yolun en başındaki oluşum olan aileyi korumak, gözetmek için bazı önlemler almıştır:
• Her şeyden önce aile içinde şiddet söz konusu olduğunda kanun gereği bazı koruma önlemleri alınır.
• Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, taraflar bu konuda hâkimin müdahalesini talep edebilirler. Hâkim, yükümlülükleri konusunda eşleri uyarır, uzlaştırmaya çalışır ve gerek gördüğü önlemleri alır.
• Ailenin geçiminde her bir eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesinde çıkan sorunun çözümü için hâkimin müdahalesi talep edilebilir.
• Bireyin kişiliği, ekonomik güvenliği veya aile huzurunun ciddi biçimde tehlikeye düşmesi hâlinde, hâkim kararı ile tarafların ayrı yaşamaya hakları bulunmaktadır. Ayrı yaşama hâlinde tarafların parasal yükümlülükleri, reşit olmamış çocuklarla kişisel ilişki kurulması gibi konuları hâkim belirler.
• Hâkim, evlilik birliğinin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin, başkalarından olan hak ve alacaklarının, diğer eşe ödenmesine karar verebilir.
• Evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen veya getirmemek konusunda ısrarlı olan eşin kendi mal varlığı üzerindeki her türlü işlemi için diğer eşin onayının olması koşulu, hâkim tarafından kararlaştırılabilir.
Kaynak: Mehmet Bülent DENİZ, Özgür Sevgi GÖRAL – Aile Hukuk Rehberi