Yaşlılıkta Sağlık Problemleri ve Sağlığı Koruma Yöntemleri

Yaşlı Geriatrik

İnsanın yaşadığı ortam insan sağlığını desteklemeli ve korumalıdır. Yaşlıların özel durumları nedeniyle bu husus daha da önem kazanır. Örneğin yaşlılar sıkça ev kazaları yaşayabilmektedirler. Evlerde bazı önlemlerin alınması ev kazalarını azaltacaktır.

Yaşlılara Uygun Ev İçi Ortamlar Hazırlamak

Banyo ve Tuvalet

• Havalandırma sistemleri yeterli olmalıdır. Eğer banyolarda baca çekişi yeterli değilse zehirlenme riski doğabilir.

• Elektrikli aletler kullanılmadıkları zaman kapalı tutulmalıdır.

• Banyo zemini kaygan olmayan bir malzeme ile kaplanmalıdır.

• Kaymayan terlikler kullanılmalıdır.

• Banyoda kullanılan suyun ısısı termostat ile ayarlanmalıdır. Ani çok sıcak su yaşlılarda haşlanma ve yanıklara, damarların genişlemesine yol açar. Kan akışını hızlandır ve kalp atışı ile solunumu yükseltir. Bu sebeple tansiyonu yüksek olanlar ile kalp hastaları için zararlıdır. Soğuk su ise damarların daralmasına yol açar ve yaşlının üşüterek hastalanmasına sebep olur.

• Küvet, klozet ve duş kenarlarına destek amacıyla kullanılabilecek tutamak demirleri taktırılmalıdır.

• Acil durumlar için yaşlıların hemen yakınında kolay ulaşılabilecek bir telefon bulundurulmalıdır.

Mutfak

• Yaşlı kişi mutfakta çalışırken kol ağızları ve etekleri sarkan giyecekler kullanmamalıdır.

• Yemek pişirilen ocakların düğmelerinin açık ve kapalı konumu kolayca fark edilecek şekilde işaretlenmelidir.

• Ocak üstlerinde kaynar durumda tencere, çaydanlık vb. bırakılmamalıdır.

• Kullanılan elektrikli araçların kabloları, ocağa ve lavaboya yakın olmamalıdır.

• Hem sıcak hem soğuk su akışını sağlayan tek kontrollü (aç kapa) musluklar kullanılmalıdır.

• Doğal gaz kullanılıyorsa acil durumlar için otomatik gaz kesim sistemi olmalıdır.

• Havalandırma sistemi bulunmalıdır.

• Mobilya kenarları sivri ya da keskin olmamalıdır.

• Ortada takılıp düşülebilecek bir şey olmamalıdır.

Zemin

• Zeminlerde kolayca kayabilecek parça halı, kilim, yolluk vb. kullanılmamalıdır.

• Halıların ve kilimlerin altına halı kaydırmaz malzemeler yerleştirilmelidir.

• Yaşlının ayağının takılabileceği tüm halı ve döşemeler yere sabitlenmeli, uzatma kablosu vb. bulundurulmamalıdır.

• Evdeki çocukların yerlere atabilecekleri oyuncak, paten, bilye vb. malzemelere karşı dikkatli olunmalıdır.

• Yaşlıların görme sorunları göz önünde bulundurulup yürürken fark edemeyecekleri koyu renkli vb. cisimler yerde bırakılmamalıdır.

Genel Tedbirler

• Yaşlının sık kullandığı şeyler kolayca ulaşılabilecek raflarda olmalıdır.

• Kullanılan gözlük ya da kontakt lenslerin yaşlının gözlerine uygun olmasına özen gösterilmelidir. Gözlük ya da kontakt lensler çıkarıldığında, tekrar takılmak istenince rahatlıkla ulaşılabilecek bir yere konulmalıdır.

• İlaçların kullanımı ile ilgili detaylı bir plan ya da takvim görebilecekleri bir yere (örneğin buzdolabının kapısına) asılmalıdır.

• Her ilaç kendi kutusunda tutulmalı, birbiri ile karıştırılmamalıdır.

• Doktor önerisi dışında ilaç kullanılmamalıdır.

• İlaçların var olan hastalıklar veya kullanılmakta olan diğer ilaçlar ile etkileşime girebileceği unutulmamalı, herhangi bir rahatsızlık sebebiyle gidilen doktor bu konuda bilgilendirilmelidir.

• Şifalı bitkiler vb. kullanılacaksa ilaçlar veya başka hastalıklarla olumsuz bir etkileşimin söz konusu olabileceği akılda tutulmalıdır.

• Pencereler gerektiği zaman kolayca açılabilmeli, kapalı ortam hava kirliliğinden kaçınılmalıdır.

• Pencereler üstten açılıp havalandırılan cinsten olmalıdır. Böylelikle yaşlının dengesini kaybedip pencereden düşmesi tehlikesi bertaraf edilir.

• Yaşlılar ani ısı değişikliklerinden olumsuz etkilenirler. Bu sebeple yaşlının rahat edeceği belli bir düzeyde, istikrarlı ısıtma sağlanmalıdır.

• Evdeki koridor, merdiven, banyo, tuvalet gibi alanlar özellikle geceleri iyi aydınlatılmalıdır.

Günümüzde kronik hastalıkların erken teşhis edilebilme imkânının bulunması ve bu hastalıklara yönelik tedavi imkânlarının genişlemesi ortalama insan ömrünün artmasını sağlamıştır. Buna ilaveten doğum oranlarının da azalmasıyla toplumumuzdaki yaşlı oranı artmaktadır. Ülkemizde 65 yaş ve üzerindeki nüfus 1950 yılında tüm nüfusun %2’sini oluşturuyordu. 2017 yılına gelindiğinde ise bu oran % 8,5 i bulmuştur. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı çalışmalarda 2025 yılında 65 yaş üzerindeki kişi sayısının 800 milyonu bulacağı belirtilmektedir. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde yaşlı nüfusta, başta Latin Amerika ve Asya olmak üzere, %300’e varan bir artış beklenmektedir.

Dış Mekânları Yaşlılara Uygun Hâle Getirmek

Yaşlıların sosyal hayata katılabilmeleri için dış mekânlarda yaşlıların sağlığını olumsuz etkileyebilecek etkenler giderilmelidir. Bunların bir kısmı doğrudan yaşlının kendisinin veya ailesinin alabileceği önlemlerdir. Bir kısmı ise bütün toplum bireylerinin duyarlı olmalarını gerekli kılar.

• Konut girişlerinde merdivenler yerine, rahat yürünebilir kaymayan malzemeden kaplanmış ve çevresi emniyetli tutunma korkulukları ile çevrilmiş rampalar tercih edilmelidir.

• Kaldırımlarda kot farklılıklarından, kaldırımların aşırı yüksek olmasından kaçınılmalıdır.

• Yollarda gerekli yerlerde tutunabilecek yerler yapılmalıdır.

• Sokak ve binalarda doğru aydınlatmaya önem verilmelidir.

• Merdiven basamakları eşit ve uygun genişlikte, belirgin ve kolay algılanabilir olmalıdır. Basamak yüksekliğinin 15 cm, basamak uzunluğunun ise 40 cm olması uygundur.

• Çok basamaklı ve yüksek binalarda (asansör yoksa) merdivenlerde yaşlıların dinlenebilmesi için sahanlık bırakılmalı ve tutunmaları için tutamaklar bulundurulmalıdır.

• Merdivenlerdeki elektrik düğmeleri yaşlıların ulaşabilecekleri şekilde sık aralıklarla yerleştirilmelidir.

• Yüksek binalarda asandösrlerde yaşlıların oturması için sıra bulundurulmalıdır.

• Yaşlının yattığı odada gece lambası bulundurulmalıdır.

İşitme Kaybı

Yaş ilerledikçe işitme duyusu zayıflar. Yaşlılıkla birlikte gelen işitme kaybı genellikle önce tiz seslerde ortaya çıkar. Yaşa bağlı işitme kayıplarına çoğu kez kulak çınlaması da eşlik eder. Mutlaka ayrıntılı muayene yapılarak işitme zayıflığı ve çınlamanın sebepleri çok yönlü araştırılmalıdır. Kulak burun boğaz muayenesinin yanında kalp, nöroloji ve fizik tedavi uzmanları tarafından da muayene ve tetkikler yapılmalıdır.

Yaşlılarda işitme kayıplarının başlıca nedenleri şunlardır:

• Kişinin genetik yapısı,
• Kronik hastalıklar (şeker, yüksek tansiyon, damar sertliği vb.),
• Yaşlının daha önce bulunduğu ortamlar (örneğin askerliğini topçu olarak yapması, avcılık gibi sporlarla uğraşması gibi sebeplerle gürültüye maruz kalması),
• Sigara kullanımı,
• Kulağa giden damarların özelliklerini yitirip artık eskisi gibi kan taşıyamaması,
• İşitme sinirinin yaşla birlikte özelliğini kaybetmesi,
• Beyindeki işitme merkezinin özelliğini ve işlevini yitirmesi,
• Önceki yıllarda kullanılan ya da hâlen kullanılmakta olan ilaçların yan etkileri,
• Çocukluk yıllarında geçirilmiş orta kulak iltihapları veya operasyonları.

Yaşlılarda işitme kaybı saptandıktan sonra bunun tedavisi önemlidir. Eğer duyma azlığının önüne geçilmezse yaşlı iç ve dış mekânlarda çeşitli tehlikeler ile karşı karşıya kalacaktır. İşitme kaybı ve çevre algılama kusuru başladığında, beyinde üst merkezlerin tembelleşmesine fırsat vermeden erken dönemde işitme cihazı kullanımına başlanmalıdır.

İşitme kaybı uzun sürede yavaş yavaş gelişir. Hızlı bir kayıp var ise başka problemler söz konusu olabilir. Kadınların işitme duyuları erkeklere göre daha ileri yaşlarda azalır.

Görme Kaybı

Yaşlılarda rastlanılan en sık görme kaybı nedenleri şunlardır:

Katarakt: Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybederek bulanıklaşmasıdır. Katarakt olan gözde ışık geçirgenliği azaldığı için görme de azalır. Katarakt doğuştan olabileceği gibi şeker hastalığı benzeri hastalıklarla göze gelen travma sonucunda da oluşabilir. Katarakt en sık yaşlılarda olmakla birlikte bebeklerde, çocuklarda ve gençlerde de görülebilir. Fakat kataraktlı hastaların %90’ından fazlası 60 yaşın üzerindeki bireylerdir.

Sarı nokta hastalığı: Gözde makula ismi verilen bölgenin yaşlanmaya bağlı olarak bozulmasıdır. Makula, gözün arkasında yer alan ve mesela okurken, dikiş dikerken ayrıntıların görülmesini sağlayan bir bölgedir. Makula iyi çalışmadığı zaman bakılan alanda bulanıklık ve karanlık oluşur. Makula bozulması merkezdeki görmeyi azaltsa da tamamen yok etmez. Kişi ana hatları görür fakat ayrıntıları seçemez. Örneğin duvardaki saati görür ama saatin kaç olduğunu göremeyebilir.

Göz tansiyonu (glokom): Göz içindeki sıvı basıncı yükselerek görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verir. Çok sessiz ilerleyen bu hastalığın zamanında teşhisi, geri dönüşü olmayan görme kaybının önlenmesi için önemlidir. Daha çok 40 yaş üzerinde görülür.

Hipermetropi, miyopi ve astigmat gibi görme kusurları.

Bağışıklık ve Aşılama

Yaşla birlikte artan kronik hastalıklar ve bağışıklık sistemindeki değişiklikler yaşlıları enfeksiyonlar karşısında daha zayıf hâle getirir. Özellikle zatürre ve grip gibi yaşlılarda ölüme kadar götürebilecek bazı enfeksiyonlar aşı ile büyük ölçüde engellenebilmektedir.

Yaşlılara, yüksek risk altında bulunmaları ve hastalıkların yoğun olarak gözlendiği bölgelere seyahatleri öncesinde tetanos, hepatit A, hepatit B, kuduz, menenjit, kolera ve tifo aşıları da önerilmektedir.

Grip Aşısı: 65 yaşın üzerinde kalp ve akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kanser gibi hastalıkları olanların aşılanması uygundur. Grip aşısı sonbahar aylarında yapılmalı ve her yıl tekrarlanmalıdır. Etkili grip aşılaması; solunum sistemi hastalıklarında %56, zatürrede %53, grip nedeniyle hastaneye başvurularda %50, gribe bağlı ölümlerde %68 azalma sağlar.

Zatürre Aşısı: Grip aşısından farklı olarak beş yılda bir tekrarlanır. Zatürre enfeksiyonları nedeniyle gerçekleşen ölümler en fazla yaşlı hastalar ve başka ciddi hastalığı olanlarda görülmektedir. 65 yaş ve üzeri sağlıklı kişilerde zatürre aşısı %75 oranında etkilidir.

Yaşlılıkta Kanser

Kanser, organizmada olgun olmayan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına verilen genel addır. Yaş ilerledikçe birçok kanser tipinin ortaya çıkma oranı da artmaktadır. Kansere neden olan etkenlerin başlıcaları şunlardır:

• Kalıtsal yatkınlık (kalınbağırsak, makat ve meme kanserlerinde)
• Sürekli lif değeri düşük, kalori değeri yüksek, hayvansal yağdan zengin, et içeriği zengin gıdalarla beslenme (sindirim sistemi, meme ve prostat kanserlerinde)
• Sigara ve diğer tütün ürünleri içmek (akciğer, ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, pankreas ve mesane kanserlerinde)
• Aşırı alkol (ağızdan makata kadar tüm sindirim sistemi, karaciğer ve meme kanserlerinde)
• Aşırı güneş ışığı ve ultraviyole ışınları (her türlü cilt kanserlerinde)
• Cinsel yolla bulaşan virüsler (üreme sistemi ve karaciğer kanserlerinde, lenfoma ve sarkoma türü tümörlerde)
• Ev ve iş yerindeki kimyasal maddeler (katran, is, naftilamin, benzidin, nikel bileşikleri, krom, alüminyum, kadmiyum, asbest ve arsenik bileşikleri)
• Radyoaktif maddeler.

Yaşlılarda En Sık Görülen Kanserler

• Cilt kanseri (%29)
• Meme kanseri (%11)
• Prostat kanseri (%10)
• Akciğer kanseri (%10)
• Kalın bağırsak kanseri (%5)

Kanserden Korunmak

Yaşlılar kanserden korunmak için kanser yapıcı maddelerden uzak durmalı ve şu noktalara dikkat etmelidir:

• Sağlıklı beslenme,
• Düzenli egzersiz yapma,
• Sigara içmeme,
• Doymamış yağ kullanma,
• Lifli yiyecekler yeme (Sağlıklı bir erişkinin günde 20–30 gram lifli yiyeceği tahıl, sebze ve meyve gibi değişik besinlere dağılmış olarak alması önerilmektedir.),
• Sebze, meyve ve özellikle zeytinyağı tüketme,
• Antioksidan vitaminler alma,
• Betaroten içeren besinler yeme (kayısı, kabak, brokoli, ıspanak vb.),
• Güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmama (Bu durum hassas cildi olan beyaz tenli bireylerde daha da önem taşır.),
• Düzenli doktor kontrolü,
• Mamografi tetkiki,
• Yılda bir dışkıda gizli kan tetkiki,
• PSA (prostat spesifik antijen) tetkiki,
• Hepatit B ve C taşıyıcılarında AFP (alfa feto protein) tetkiki.

Uzun yıllar kanser yapıcı etkenlere maruz kalanların kanser olma riski yaşlılık döneminde artar.

E vitamini, antioksidan özelliği gösteren tek vitamindir. Tahıl, tahıl ürünleri, süt, süt ürünleri, kırmızı et, sebze ve yağlarda, tahıl özü, küspe ve yeşil yapraklı bitkilerde bulunur. En önemli kaynak tohum yağlarıdır (nebati yağlar). Ekmek ne kadar esmer ise o kadar çok E vitamini ihtiva eder.

Tahıllar tahılın özü, kabuk dediğimiz kepeği ve tahılı sarıp onu besleyen bir doku olan nişastalı kısımdan oluşur. Bir tahıl %2,5 oranında öz, %14,5 oranında kepek ve %83 oranında da nişastadan oluşur. Bu bileşenlerin içinde B vitaminleri, mineraller ve posa bulunur. E vitamini de ancak tam hâli ile öğütülmüş tahılda bulunur. Normal beyaz veya kepekli ekmekte bulunmaz. Ancak tam buğday unundan yapılmış sert ve siyah ekmekte olur.

Kanser Yapıcı Başlıca Maddeler

• Sigara ve diğer tütün ürünleri (akciğer, ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, pankreas ve mesane kanserleri)

• Aşırı alkol (ağızdan makata kadar tüm sindirim sisteminde görülen kanserler, karaciğer ve meme kanserleri)

• Aşırı güneş ışığı ve ultraviyole ışınları (her türlü cilt kanseri)

• Cinsel temasla bulaşan virüsler (üreme sisteminde görülen kanser türlerinin yanı sıra karaciğer kanseri, lenfoma ve sarkoma türü tümörler)

• Ev ve iş yerindeki kanser yapıcı kimyasal maddeler (katran, is, naftilamin, benzidin, nikel bileşikleri, krom, kadmiyum, asbest ve arsenik bileşikleri

• Sık sık mangalda et yapmak ve yemek (Yenildiğinde özellikle ette siyahlık ya da yanık olmamasına dikkat edilmelidir.)

• Mesleki etkenler (Bazı mesleklerde çalışanlar kansere daha kolay yakalanabilir: alüminyum üretiminde akciğer ve mesane; ayakkabı üretim ve tamirinde (benzene bağlı) lösemi; kömür gazlaştırılmasında deri, akciğer ve mesane; kok kömürü üretiminde deri, akciğer ve böbrek; demir ve çelik dökümünde akciğer; cam üretiminde akciğer ve mide; kuaförlükte (boyalara bağlı) mesane ve akciğer; marangozluk ve doğramacılıkta burun boşluğu; kuru temizlemede mesane; tekstil üretiminde burun boşluğu, mesane.)

Yaşlılarda Kanser Taramaları

Bazı kanser türleri yaşlılarda farklı şekillerde seyreder. Akut myeloid lösemi, meme kanseri, nonhodgkin lenfoma gibi türler daha hızlı ilerler. Kanserde erken teşhis çok önemlidir ve hayat kurtarıcıdır. Kanserde hastalığı kontrol altına almak için kanser taramaları gereklidir. Özellikle şu kanser türlerinde tarama programları önerilir:

Meme kanseri taraması: için 50–70 yaş arasındaki kadınların iki senede bir mamografi yaptırmaları önerilir. 50 yaşın altındaki ve 75 yaşın üzerindeki kadınların rutin tarama yaptırmaları gerekli değildir.

Kalın bağırsak ve makat kanseri taraması: için beş yılda bir sigmoidoskopi yapılmalıdır. Dışkıda gizli/ açık kan olup olmadığı ve yaşlının dışkılama alışkanlıklarında değişiklik olup olmadığı araştırılır.

Prostat kanseri taraması: için 50–70 yaş arası erkeklerde yılda bir kez makattan muayene yapılarak düzenli PSA testi önerilir.

Rahim ağzı kanseri taraması: için 60 yaş üstü kadınlara pelvik muayene ve 3 yılda bir smear yapılmalıdır.

Yaşlılıkta Beslenme

• Yaşlılarda yeterli ve dengeli beslenmenin temel koşullarından biri her öğünde dört ana besin grubunda yer alan besinlerden alınmasıdır. Bunlar; süt ve süt ürünleri, et, yumurta ve kuru baklagiller, sebze ve meyve, ekmek ve tahıllardır.

• Öğün sayıları arttırılmalı ve azar azar yenmelidir. Örneğin üç ana öğün ve iki ara öğün şeklinde yenebilir.

• Sabah kahvaltısı mutlaka yapılmalıdır.

• İdeal vücut ağırlığı korunmalı, besinler yoluyla alınan enerji ile harcanan enerji arasında denge sağlanmalıdır.

• Yağlı besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.

• Kırmızı et yerine daha çok tavuk ve hindi eti tercih edilmelidir. Ancak kırmızı et protein ve demir bakımından önemli bir besindir. Onun için tamamen bırakılmamalı, haftada en az ikç öğünde üört normal köfte büyüklüğünde kırmızı et yenmelidir. Sucuk, salam ve sosis gibi işlenmiş kırmızı ve beyaz et ürünleri zararlıdır. Bunlardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.

• Mevsiminde balık eti yenmelidir.

• Hayvansal kaynaklı yağ tüketimi azaltılmalı, yerine bitkisel yağlar tercih edilmelidir.

• Süt ve yoğurt tüketilmelidir.

• Sindirim sisteminde rahatsızlık yaratmayacak pişirme yöntemleri kullanılmalıdır. Haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

• Posalı yiyecekler arttırılmalıdır. Posanın en iyi kaynağı sebze, meyve ve kuru baklagillerdir. Bunun için kepekli ekmek tercih edilmelidir.

• Her gün 5–7 porsiyon sebze meyve yenmelidir.

• Haftada 2–3 kez kuru baklagiller tüketilmelidir.

• Aşırı tuz tüketilmemelidir. Maden suları, turşular, salamura yiyecekler ve hazır gıdalar çok fazla tuz içerdiği için sakıncalıdır. Günlük tuz tüketim miktarı bir çay kaşığından (4–5 gram) fazla olmamalıdır.

• Basit karbonhidratlar (çay şekeri) denilen ve kan şekerini hemen yükselten şeker, şekerli besinler ve hamur işi tüketimi sınırlandırılmalıdır. Muhallebi, sütlaç gibi sütlü tatlıların tüketimi yaşlılar için daha uygundur.

• Aşırı su kaybı oluşmaması için günlük sıvı tüketimi arttırılmalıdır. Düzenli ve aralıklı olarak günde 8–10 bardak su tüketimi uygundur. Özellikle sıcak havalarda sıvı alımının arttırılmasına dikkat edilmelidir.

• Aşırı çay ve kahve tüketilmemelidir. Yaşlı bireyler kafeinli içecekler yerine çayları tercih etmelidir. Ihlamur, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, çorba vb. yaşlı bireyler için uygun içeceklerdir.

• Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.

• Besin tüketimini cazip hâle getirmek için yiyeceğin lezzet ve çekiciliği arttırılmalıdır. Bu amaçla baharat (nane, kekik vb.) kullanılabilir.

• Yemek için yeterli zaman ayrılmalı, hızlı yenilmemelidir.

• Sindirim salgılarını arttırmak için yemekler ılık servis yapılmalıdır.

• Sigara ve alkol tüketilmemelidir.

Yaşlılar için kızartma ve kavurma yöntemleri uygun değildir. Kızartılmış besinler yağ çektikleri için enerji içeriği daha yüksektir ve yaşlılar açısından sindirimleri daha güçtür.

Yaşlılıkta Önerilen Gıdalar Listesi

Ağız ve Diş Bakımı

Yaşlanmayla birlikte ağız ve dişlerde birtakım değişiklikler meydana gelebilir:

• Diş minesinde aşınma,
• Dişlerde şekilsel değişiklikler,
• Diş kaybı,
• Dişlerin renginde koyulaşma,
• Diş etlerinde çekilme,
• Tükürük miktarının azalması,
• Ağız dokusu ve kaslarında zayıflama,
• Tat duyusunda azalma.

Yaşla birlikte tükürük akışkanlığı azaldığı için dişlerde bakteriyel plak birikimi oluşur. Bu sebeple çürük ve diş eti hastalıkları riski artar.

Ağız ve Diş Sağlığı İçin Tavsiyeler

• 6 ayda bir diş hekimi kontrolü gerekir.
• Dişler günde en az iki kere florürlü bir macunla fırçalanmalıdır.
• Dişler arasındaki boşluklar besin birikimine neden olacağı için, özellikle gece ağız bakımı sonrasında bu alanların temizliğinde diş ipi kullanılmalıdır.
• Ağız gargaraları da diş aralarının temizliğinde etkilidir.
• Yaşlıların diş etleri daha zayıf olduğu için, yumuşak kıllardan oluşan diş fırçaları kullanılmalıdır. Diş fırçalarken dişlerin üzerine çok kuvvetli bastırılmamalıdır.
• Ağız ve diş sağlığı fırçaları (diş fırçası) ayda bir değiştirilmelidir.

Ağız bakımı iyi olmayan ve ağız dokularını etkileyen bir hastalığı olanlar, daha kısa (1–3 ay gibi) aralıklarla diş hekimine gitmelidirler.

Ayak Bakımı

Yaşlılar, gençlere oranla daha sık ayak sorunlarıyla karşılaşırlar. Yaşlıların ayaklarıyla ilgili şikâyetleri genellikle; ağrı, şişlik, ağrılı ve ağrısız nasırlar, baş parmak bozukluğu ve etrafında oluşan şişlik, tırnaklarda ve ayak parmak aralarında mantarlardır.

Kadınlar erkeklerden daha fazla ayak sorunu ile karşılaşmaktadırlar. Kadınların ayak bozukluklarının başlıca nedeni ise genç yaşlardan itibaren kullanılan ve ayaklar üzerine zararlı etkileri olan yüksek ökçeli ve dar burunlu ayakkabılardır.

Ayakkabı Alırken Dikkat!

• Ayakkabı, ayağın biçimine en yakın uygunlukta olmalıdır.
• Yuvarlak burunlu olmalıdır.
• Yaş ilerledikçe ayakların büyüklüğü kimi insanlarda değişebilir. Bu sebeple ayakkabı numarasının değişip değişmediğine dikkat edilmelidir.
• Çoğunlukla insanların bir ayağı diğerinden büyüktür. Ayakkabı daha büyük olan ayakta denenmelidir.
• Ayakkabı provası, günün sonunda ayakların en büyük olduğu zaman yapılmalıdır.

Tırnak Sağlığı

Genellikle yaşlıların ayak tırnakları kalınlaşmakta ve sertleşmektedir. Buna ilaveten görmenin zayıflaması, ellerdeki romatizmal değişiklikler, aşırı şişmanlıktan dolayı öne eğilme güçlüğü gibi sebeplerle tırnakların kesilmesi zorlaşmaktadır. Tırnakların uygun olmayan şekilde kesilmesi veya uygun olmayan ayakkabılar kullanılmasıyla tırnak batması ve ağrı problemleriyle karşılaşılmaktadır. Tırnak batmalarını önlenmek için ayak tırnakları düz olarak kesilmeli ve yuvarlak burunlu ayakkabılar giyilmelidir.

Eğer tırnaklar rengini kaybeder, kırılganlaşır, kalınlaşır ve eğri büğrü bir görünüm alırsa bunun sorumlusu genellikle mantarlardır. Bu durumda mantar tedavisi için doktora başvurulmalıdır.

Yaşlıların Ayak Sağlıkları Neden Bozulur?

Yaşlıların ayak sağlıklarını bozan etkenler genel olarak şunlardır:

• Yaşlanmaya bağlı olarak eklemlerdeki sertleşme sonucunda hareketlerin kısıtlanması,

• Deri hastalıkları,

• Enfeksiyon,

• Metabolik bozukluklar,

• Yetersiz ayak bakımı (Ayaklarda kaşıntı yaşlılarda sık görülen bir yakınmadır. Derinin yaşlılığa bağlı azalmış kanlanması ve ayağın yağ ve ter bezlerinin salgılarının azalması sebebiyle deri kolaylıkla kuru ve kaşıntılı bir hâl alır. Deri özel bazı kremlerle nemlendirilerek tedavi edilir. Ayakları ıslak bırakmamaya, teri emen çoraplar giymeye dikkat edilmelidir.)

• Ayağa giyilen çorapların sıkı ve sentetik olması,

• Ayakkabıların dar, sıkı, sivri burunlu olması ve ayak şekline uygun olmaması (Gençlikten itibaren bu tür ayakkabıların kullanılması ayak parmaklarının şeklini bozar. Böylece yaşlılıkta uygun ayakkabı bulma ve yürüme sorunları ortaya çıkar. 50–55 yaşlarından itibaren ortaya çıkan birçok ayak sorununun nedeni gençken güzel görünme uğruna yapılan yanlış ayakkabı seçimleridir.)

• Kadınların yüksek topuklu, topuğu esnek olmayan ayakkabılar kullanmaları,

• Genelde 50 yaşın üstündeki kişilerde görülen periferik arter hastalığı (Kollara, bacaklara ve iç organlara kan akışını sağlayan atardamarların damar sertliği nedeniyle tamamen veya kısmen tıkanması ile oluşan bir hastalıktır. Yeterli kanlanmayan dokularda, özellikle yük taşıdığı için daha çok etkilenen ayakta yaralar oluşur.)

• Şeker hastalığı (Şeker hastalığına bağlı olarak ayakta yaralar oluşur. Bu yaralar kolay tedavi edilemez hatta sonu ayağın kesilmesine kadar gidebilir. Bu nedenle her gün eve gelince ayak yıkanmalı, kurulanmalı ve kremlenmelidir. Tırnak düz kesilmelidir. Ayakta yara oluşmamasına gayret edilmelidir.)

• Romatoid artrit,

• Osteoartrit Yukarıdaki bozuklukların tümünde ayağın ve ayak parmaklarının yapısı bozulur. Yürüme güçlüğü ve ağrı olur.

Yaşlılar ayak sorunlarının yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu düşünmektedirler. Bu nedenle genellikle bu sorunların üstünde durmamakta ve doktora başvurmamaktadırlar. Oysa yaşlıların yaşam kalitelerini etkileyen bu bozuklukların tedavisi çoğunlukla mümkündür.

Ayaklar bütün vücudun yükünü taşır. Düz yürürken bile beden ağırlığının katı fazlası ayaklara yük olarak biner. Önemli olan ayak bozulmadan önce çaba göstermektir. Problem bir kere başladıktan sonra alınan önlemler bir miktar işe yarasa da ayak asla eski hâline gelmez.

Osteoporoz: Kemik Erimesi

Kemiklerin incelmesi, zayıflaması ve kırılması ile sonuçlanan hastalıktır. Kırk beş yaşından sonra kadınların birçoğunda görülebilir. Bu durumdan korunmak için yaşlının hastalığa neden olabilecek durumları bilmesi ve korunmak için kendi sağlık sorumluluğunu alması gereklidir. Alınabilecek başlıca önlemler şunlardır:

• Hareketsiz yaşamdan kaçınılmalı, yaşa uygun ve düzenli egzersiz yapılmalıdır.

• Güneş ışığından yeterli şekilde yararlanılmalıdır. Güneş ışınlarının dik olmadığı saatlerde yüz ve kolların 15 dakika kadar güneş ışınıyla temas etmesi sağlanmalıdır. Vücutta D vitamininin aktif hâle geçmesi için bu yeterlidir.

• Kalsiyum bakımından zengin süt, yoğurt, yumurta gibi gıdalar düzenli olarak yenmelidir.

• Aşırı kilo alımından ve kaybından korunulmalıdır. Yaşa göre uygun kiloya sahip olmak ve aşırı zayıflıktan kaçınmak hem kemikler üzerinde istenen baskıyı arttırır, hem de kadınlarda östrojen yapımını sağlar.

• Sigara içilmemelidir.

• Alkol kullanılmamalıdır.

• Kafein tüketiminden kaçınılmalıdır.

• Düşmelerden sakınılmalı ve düşmeye sebep olacak durumlar ortadan kaldırılmalıdır.

Yaşlılarda Egzersiz

Yaşlı, uzun zaman televizyon veya bilgisayar başında oturmamalı, yalnız başına dışarı çıkamıyorsa birinin eşliğinde düzenli yürüyüş yapması sağlanmalıdır. Egzersiz yaparken şunlara dikkat edilmelidir:

• Yaşlılar uzmanların tavsiyelerine uygun olarak ve onların denetiminde egzersiz yapmalıdırlar.

• Egzersizler ev ortamında yapılacaksa yaşlının bakıcısı veya ilgilenen yakınına bu hareketler tarif edilmelidir.

• Egzersiz yapılırken hedef kalp atım sayısından sapmalar tespit edilmeli ve egzersizin şiddeti buna göre ayarlanmalıdır. Düz zeminlerde yürüyüş yaşlıların en kolay yapabilecekleri egzersizdir. Süresi yavaş yavaş arttırılarak haftada en az üç kez, 15–40 dakika yürüyüş yapılabilir. Her gün 30 dakika tempolu yürüyüş en uygunudur. Bu aktivite solunum ve kalp hızında artışa neden olacaktır. Yaşlı, yürüme hızını nefes nefese kalmayacak, yanındaki kişiyle rahatlıkla konuşabilecek bir tempoya ayarlamalıdır.

• Egzersiz sırasında ve sonrasında, kas ve eklem ağrısı, göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı gibi emarelerin olup olmadığına dikkat edilmelidir. Egzersiz sonrasında oluşan aşırı yorgunluk ve uykusuzluk, egzersizlerin şiddetinin fazla olduğuna işarettir.

• Egzersiz yapılan ortamın ısısı 20 derece civarında olmalı, hava nemli ve kuru olmamalıdır.

• Yaşlılar sıcak ve soğuk ortamlara daha duyarlıdırlar. Bu nedenle hareket esnasında teri emen uygun giysiler ve ayak hareketine uygun, esnek ayakkabılar giymesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde yaralanmalarla karşılaşılabilir ya da astım gibi kronik hastalıkların şiddeti artabilir.

• Egzersizden önce ve sonra yeterince sıvı alınmalıdır. Susadıkça su içmek yerine aralıklı olarak ve sürekli, düzenli su içmek daha uygundur.

• Egzersiz yapılan yerin ve zeminin özellikleri de önemlidir. Yaşlıyı yormayan, yaralanma riski düşük yerler tercih edilmelidir. Mümkünse, esnek, sporcu sağlığına uygun tartan zeminde egzersiz yapılmalıdır.

• Egzersizler düzenli olmalı, belli bir düzeyde devam ettirilmeli ve yaşamın bir parçası hâline getirilmelidir.

Yaşlıların egzersizlerinin planlanmasında hastalıkları göz önünde bulundurulmalı, bunun için doktora başvurulmalıdır.

Romatoid artrit, gut, septik artrit gibi eklem hastalıklarında belirtiler düzelene kadar eklem istirahata alınmalı ve egzersizler ertelenmelidir.

Kaynak: Ayşegül YILDIRIM KAPTANOĞLU – Yaşlı Sağlığı

Bir yanıt yazın